25 Şubat 2015 Çarşamba

Before Sunrise/Sunset/Midnight

 

Before Sunrise, Before Sunset ve Before Midnight... Celine ve Jesse'nin aşk hikayesini anlatan birbirinin devamı olan 3 film. 

Jesse ve Celine bir tren yolculuğunda tanışırlar ve yolculuk süresince sohbet ederler. Jesse Viyana'da Celine ise Paris'te trenden inecektir. Tren Viyana'ya geldiğinde Jesse Celine'e onunla birlikte trenden inmesini ve ertesi güne kadar Viyana yolculuğunda ona eşlik etmesini teklif eder. Celine bu teklif üzerine yaşadığı şaşkınlıktan sonra  kabul eder ve Paris'e devam etmek yerine Jesse ile trenden iner. Viyana'da hayatları boyunca unutamayacakları bir gece geçirirler. Viyana sokaklarında dolaşırken her konuda sohbet edip birbirlerini tanımaya başlarlar. Sohbetler, oyuncuların tavırları, konuştukları konular o kadar bizden ve doğal ki. Ve tabi ki sonrası aşk..


Uzak mesafeli ilişkilerde yaşanan sıkıntılardan dolayı ve zaten bir daha bir araya gelemeyeceklerini düşünerek birbirlerine adres, telefon yada iletişim kurabilecekleri herhangi bir ayrıntı vermiyorlar. Ancak Celine'in gitme vakti geldiğinde son anda belli bir tarihte aynı yerde buluşmayı kararlaştırıyorlar. Before Sunrise'ın hikayesi bu. 1995 yılında çekilmiş. O tarihte ve kararlaştırdıkları yerde buluşup buluşamadıkları, neler yaşadıkları ise devam filmi olan Before Sunset'te. O yüzden filmi izlemeyen ancak izlemek isteyenlerin devamını okumamalarını tavsiye ederim !! Bu keyfi mahvetmek istemem. Uyarımı yapayım da :)

Before Sunset yani ikinci film ilkinden 9 yıl sonra çekilmiş. Bu süreçte belirledikleri tarih ve yerdeki buluşmaya sadece Jesse gelir. Celine ise büyükannesinin cenazesi nedeniyle gidemez. Ayrı kaldıkları süre içinde Jesse evlenip çocuk sahibi olmuş ve Viyana'daki o geceyi anlatan bir kitap yazmıştır. Onları tekrar karşılaştıran da bu kitap olur. 

Jesse Paris'te düzenlenen imza gününe gider. Paris'te yaşayan Celine de bundan haberdar olup imza gününün düzenlendiği yere gider.Bu defa da Paris sokaklarında gezerek ayrı kaldıkları 9 yılda neler yaşadıklarını anlatırlar. Birlikte geçirecekleri belki de sadece son bir kaç saatleri vardır. Celine Jesse'yi evine davet eder ve evdeki sohbetleri sırasında ona kendisinin yazdığı şarkıyı gitarıyla birlikte çalıp söylemeye başlar. Şarkı Jesse için yazılmıştır. Jesse uçağa geç kalmak üzeredir. Ancak Celine'den gözlerini alamaz... 

Jesse'nin Celine'in evinden ayrılıp uçağına yetişip yetişemediği ve bir daha görüşüp görüşmedikleri ise Before Midnight'ın konusu. O yüzden sadece Before Midnight'ı izlemeyenler devamını okumasın mümkünse!! :)

Before Midnight, Before Sunset'ten 9 yıl sonrasını konu alıyor. Tahmin edildiği gibi Jesse uçağına yetişememiş Celine'in yanında kalmış ve bu defa birlikte bir hayat kurmuşlardır. İki de kızları olur. Paris'te yaşayan çift çocuklarıyla beraber Yunanistan'a tatile giderler. Tatilin son günü ise arkadaşlarının hediyesi olarak otelde başbaşa bir gece geçirmeye giderler. 

Otelde birlikte geçirecekleri romantik dakikalar beklerken  birbirini kedi köpek gibi yiyen bir çift görüyoruz :) Sanki yılların patlamasını yaşarlar. Celine sorumlulukları uğruna hayallerinden vazgeçtiğini, artık taviz veren taraf olmak istemediğini, yaşadıkları büyük aşka rağmen ilişkilerinin klasik, heyecandan uzak ve sadece sorumluluktan ibaret bir ilişkiye döndüğünü bas bas bağırarak söyler. Çocuklarının, eşinin, Jesse'nin eski karısı ve ondan olan çocuğunun problemlerinden, bunlardan doğan sorumluluklardan dolayı isyan eder. Jesse ise sevmediği huyları olmasına rağmen Celin'e onu hala ilk günkü gibi sevdiğini, onu olduğu gibi kabul ettiğini söylemesine rağmen bir süre sonra içindeki olumsuz düşünceleri kusmaya başlar.

En sonunda Celine Jesse'ye artık onunla olmak istemediğini söyleyip odadan çıkar. Tek başına otururken Jesse tekrar yanına gelir ve şirinlikler yapmaya çalışarak Celine'i güldürmeye, ona eski heyecanlarını hatırlatmaya, aşklarının hala devam ettiğini, bunun farkına varması için uğraşmaya devam eder. Celine'in siniri geçtikten sonra gülümsemesi ve Jesse'nin küçük oyunlarına eşlik etmesiyle film son bulur. 


Her 3 filmde de oyunculuklar çok doğal. Sanki ezberlenen tasarlanan hiçbirşey yok, herşey anlıkmış gibi. En çok bu yönünü sevdim. Favorim ise kesinlikle Before Sunset...

Before Midnight'ı da izledikten sonra aşkı bulmanın, onu yaşamanın, yaşatmanın ve ilk günkü gibi değerini bilmenin, heyecanı ilk günkü gibi yaşayabilmenin ne kadar zor olduğunu düşündüm. Çünkü zaman ilerledikçe sorumluluklarımız başkalaşıp ağırlaşıyor. Düşünmemiz gereken şeyler fazlalaşıyor. Aşkı yaşatmak ise farkındalık istiyor sanırım. Günlük telaşlar peşinde koştururken sevginin, aşkın değerini yok etmemek gerek. 

O zaman yıllandıkça değerlenen aşklara diyorumm.... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder