2 Şubat 2014 Pazar

Aynı Yıldızın Altında / John GREEN

Aynı Yıldızın Altında beklentimi çok yüksek tutarak başladığım bir kitaptı. Fakat hayal kırıklığına uğramış bulunmaktayım :) Aslında beklentimi neden yüksek tuttuğumu da bilmiyorum. Sanırım kapağının cazibesine kapılmış olmalıyım :) Kitabı gördüğüm gibi vurulmuştum oysa ki ayyy ne şirin diye :)

Neyse biraz bahsedeyim bari kitaptan. O kadar okudum. İçimde kalmasın yorumcağızlarım :)

16 yaşındaki Hazel Grace kanser hastası. Bu hastalık hayatının büyük bir kısmını kısıtlamasına yetiyor. Ailesi sürekli normal bir yaşam sürmesi daha doğrusu olması gerektiği gibi bir ergen hayatı sürmesi için uğraşıyor.

Hazel istemeyerek gittiği Kanserli Çocuklar İçin Destek Grubu'nda Augustus ile tanışıyor. Ve birbirlerine aşık oluyorlar tahmin ettiğiniz gibi.

Birlikte sayılı günlerinde sonsuzluğu yaşamak için çabalıyorlar. Fakat Augustus bu savaşta yeniliyor ne yazık ki. Bu da tahmin ettiğim bir sondu. Sanırım o yüzden zevk alamadım bu kitabı okurken.

Biraz da öldükten sonra hatırlanmak ve bir iz bırakabilmek konusunda düşündürüyor.

Kitap bittiğinde biliyordum ya of neden daha farklı bitmedi ki dedim içimden.

Kitabın en güzel kısmı Hazel'in en sevdiği kitabın -Görkemli Izdırap'ın- yazarına Augustus ile birlikte ulaşmaları. Fakat ihtiyarın onları bekledikleri gibi karşılamaması ve kitap ile ilgili sorularına karşılık bulamamaları. Augustus'un cenazesinde bu yazarın çıkagelmesi ve bunun sebebinin de ölmeden önce Augustus'un ihtiyara yazdığı mektup olması. Tek şaşırdığım kısım bu oldu.

Görkemli Izdırap adlı kitapta da kanserden ölen bir kızın hikayesi anlatılıyor. O kitap bir cümlenin yarısında son buluyor. Çünkü kız ölüyor. Aynı Yıldızın Altında'da dendiği gibi "hayatın ortasında, bir cümlenin ortasında ölüveriyorsun." Hazel de kendini o kitaptaki kahramanla özdeşleştiriyor.

Hastalık ile sağlık arasında bocalayan iki gencin hikayesini anlatıyor yani anlayacağınız. Öyle işlenmiş bolca olay ve konu yok. Açıkçası ben biraz basit buldum. Hep beni içine çekecek daha farklı birşeyler bekledim ama maalesef olmadı  :)
                         
***

Kitaptan şu alıntıyı yapmadan geçmek istemiyorum.

 " Öyle bir zaman gelecek ki, hepimiz ölmüş olacağız. Hepimiz. İnsanların varolduğunu veya türümüzün herhangi birşey yaptığını hatırlayabilecek tek bir insan evladının bile kalmadığı bir zaman gelecek. Sizi beni bırakın, Aristotales veya Kleopatra'yı bile hatırlayan kimse kalmayacak. Yaptığımız inşa ettiğimiz, yazdığımız, düşündüğümüz ve keşfettiğimiz herşey unutulacak ve tüm bunlar boşa olacak. Belki o zaman yakınlardadır. Belki de milyonlarca yıl uzakta.

Ama güneşin çökmesinden sağ kurtulsak bile sonsuza kadar yaşamayacağız. Organizmalar bilinç kazanmadan önce de vakit vardı, sonra da olacak. Eğer unutulmanın kaçınılmazlığı seni endişelendiriyorsa bunu görmezden gelmeye çalışmanı öneririm. İnan bana diğer herkes böyle yapıyor."

                                                            Sevgilerle...

                                                               =)


2 yorum: